Mevlana Mesnevi yazı dizisi 86

 Rum ve Çin ressamlarının nakış ve tasvire dair birbirleriyle konuşmaları

Çinliler resimde daha sanatlı olduklarını iddia ettiler. Rumlar da, ''Bunda biz daha kuvvetliyiz'' dediler.

Devrin padişahı, ''Hanginizin üstat olduğu belli olması için imtihan etmek gerek'' dedi.

Çinliler ve Rumlar hazırlandılar. Rumlar daha ustaydılar.

Çinliler, ''Birer odaya girip siz birinde, biz birinde resim yapalım'' dediler.

Karşılıklı iki oda vardı. Birinde Çinliler, diğerinde Rumlar çalışmak üzre geçtiler.

Çinliler, padişahtan yüz renk boya istediler. Onlara sevinçlilik hazinesi açıldı.

Her sabah onlara, çeşitli boyalar vermek için hazine zahmetsizce açılıyordu.

Rum ressamları, ''Ne boya ne renk ister. Bunlar pası gidermeye yarar!'' dediler.

Kapıyı kapatıp perde ötesinden odayı cilaladılar. Rumi'ler o hanede cilalamanın esiri olarak kaldılar.

Renkler içinde renksizlik daha iyidir. Zira renk bulut, renksizlik ay gibidir.

Bulutta bir ışık, bir parlaklık olursa, o yıldızın, ayın veya güneşin nurudur.

Çinliler işlerini bitirdiler. Açıkça övünüyorlardı.

Padişah gelip o süsleri görünce aklı başından gitti, hayreti arttı.

Sonra Rumların tarafına yöneldi. Aradaki perdeyi kaldırdılar.

Karşı odadaki güzel resimler, tamamen bu tarafa aksedip cilalı duvarı süsledi.

Orada her ne varsa burada görülüyordu. Belki yüzünün güzelliği ondan daha fazlaydı.

Ey baba! Rumlar gönül ehlidir. Onların zor işleri, aşırı övünmeleri, hünerleri yoktur.

Lakin gönül levhasını cilalamışlardır. O, hırs ve kin pası olmayan bir aynadır.

Gönülleri tertemiz bir aynadır. Onda sonsuz şekiller görülebilir.

Gaybın suretsizlik suretinin nişanı, Musa'nın koynundan görülen gönül nurudur.

O sureti dokuz göz kaplayamaz, yerin ve göğün genişliği kafi gelmez.

Zira bunlar sınırlıdırlar. Kabiliyetleri yoktur. Lakin gönül aynası suretsiz ve hudutsuz olur.

Akıl burada ya yolunu şaşırır, ya susar. Burada şuydu buydu diye coşulmaz.

Gönülden her nakşın aksi görülür. Bütün şeyler, ister sayılı, ister sayısız olsun.

Ta ebede kadar ona yeni nakışlar gelse, orada perdesiz görünür.

Gönülleri temiz olanlar, renkten ve kokudan kurtulmuşlar, daima Hakk'ın lütfuna gönül bağlamışlardır.

O sakınanlar kabuğa bakmaz, öze itibar ederler. Ayne'l-yakin (bir şeyi görerek bilip anlama) bayrağını çekmişlerdir.

Karanlık gitti, aydınlandılar. Gönül denizinde aşinalık buldular.

Cihan ölümden korkar. Bunlarsa onunla alay ederler.

Kimse onlara asla galip gelemez. Sedefin kırılmasından inciye zarar gelmez.

Gerçi onlar dil bilgisini terkettiler ama, yok olmaya ve yoksulluğa sahip oldular.

Ta sekiz cennetin bütün nakışları onların gönül levhinde görülür.

Allah'ın sadakat makamının sakinleri arşın, kürsünün ve boşluğun ziyneti oldular.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!