Mevlana Mesnevi yazı dizisi - 53

 ''Zamanınızın günlerinde muhakkak ki Rabbinizin güzel kokuları vardır. Uyanın da o kokuları almaya çalışın'' hadis-i şerifi

Hz Peygamber, ''Hakk'ın güzel kokuları bu günler içinde tezahür eder.''

''Onlardan feyzalmak için o vakitleri gözetin'' dedi.

Güzel koku, Hakk'ın lütfuyla gelip geçer. Kabiliyet sahiplerine canlar bağışlar.

Başka bir kokuya sen hazır ol. Hakk'ın bu nimetinden gafil olma.

Canın ateşi onunla söndü. Ölüye o candan safa bağışlar.

Ateşli canı o serinletip söndürür. Ölü can onunla dirilip iyileşir.

Bu hareket cennetteki Tuba ağacının hareketidir. Cihan halkının hareketi değil.

Eğer bu güzel koku göğe ve yere gelse her birinin ödleri suya dönerdi.

''Biz emaneti yerler ve göklere teklif ettik...'' ayetinde Allah, ''Onlar bunu yüklenmekten korkup çekindiler'' diye bildirdi.

''Ondan korktular''ın manasını gör. Bil ki, bütün bu hususları halletmek zordur.

Dün gece bu bize yeni bir ilham veriyorken birkaç lokma onun yolunu kapadı.

Bir lokma Lokman'ı bile esir etti. (Şimdi Lokmanlık zamanıdır, ey lokma! Sen git!)

Gam lokmasından el çekip kurtul ki Lokman'ın ayağı da dikenden kurtulsun.

Lokman'ın ayağında diken, hatta dikenin gölgesi bile yok. Bu, o Lokman'ın sermayesinin hırs oluşundadır.

Sen görgüsüz ve nankör olduğun için dikeni hurma sanmakta mazursun.

Lokman'ın canı, Hakk'ın gül bahçesi iken ayağında diken acısı ona reva olmaz.

Bu diken yiyen vücut deve gibidir. Mustafa tabiatı isen devenin süvarisi ol!

Ey deve! Sırtındaki yük gül dengidir. O'nun kokusuyla sende yüz binlerce bahar olur.

Sen mugaylan (dikenli bir ağaç) ile kumu arzu etmedesin. Bir miras gibi kalan dikenin gül vermesi kabil mi?

Ey bu taleple köy köy dolaşan, bu gül bahçesini arayıp duran!

Ayağındaki dikeni çıkarmaya bir çare bulamadın. Kararmış gözlerle dolaşman neye yarar?

Cihanı kaplayan (ona sığmayan) insanoğlu gizlice bir dikenin başında yer alır.

Hz Peygamber, bir dost ihtiyacı duyunca Hz Aişe'ye, ''Ey genç kadın! Benimle konuş'' dedi.

''Ey Hümeyra (pembecik), nalı ateşe koy da bu dağ, kırmızı yakut gibi olsun.''

Hümeyra sözü müennestir. Şüphesiz Araplarda can da müennestir.

Fakat ruhun dişilikten bir tereddüdü mevcut değildir. Zira onun ne erkekle, ne kadınla bir alakası var!

Ruha erkeklik ve dişilikten bir yer yok. Onu, kuru ve yaş şeylerden meydana gelen hayvani can sanma.

Bu, öyle ekmekle kuvvetlenecek; gah şöyle, gah böyle halde olacak can değildir.

Bu ruh hoştur, belki hoşluğun ta kendisi. Ey vesile arayan! Gönül kıran hoş olmaz.

Senin tatlılığın şekerden olsa da her zaman onu elinde tutman mümkün değil.

Fazla bağlılığın seni şeker eylese de, şekerlik hassası şekerden hiç ayrılmaz.

Ey dost! Aşıkın kendinde saf şarabın zevki olunca onda akıl kaybolur.

Kendini beğenmiş akıl, zahiren sır sahibi görünürse de o aşkı inkar eder.

Akıl görünüşte bilgindir ama öyle değil. Melek dahi yok olmadıkça şeytandır.

O, söze ve işe bakılsa bizim dostumuzdur. Hale göre hükmedince ise yabancıdır.

Varlığı terk etmedikçe yok olur. İnatçı, ister istemez varlığını kaybeder.

Kemal, kamilin ruhundan bir sestir. Peygamber, ''Ey Bilal! Ruhunu ferahlandır.''

''Ey Bilal! Kalbini coşturan o nefes sesini yüceltsin.''

''Adem'i dehşete düşüren, göktekileri kendinden geçiren o nefestir'' dedi.

O güzel ses Mustafa'yı kendinden geçirdi ve Ta'ris (geceleyin yürüyüp sabaha karşı konaklama) gecesinde namazı kaçtı.

O mübarek uykudan uyanamadı. Sabah namazı kuşluk namazı oldu.

Ta'ris gecesi o gelinin feyziyle ruhlar, el öpme zevkine erdiler.

Aşk ve can, her ikisi de gizlidir. Onu gelin diye ifade etmek yanlış değildir.

Sevgili üzülseydi bir şey söylemezdim. Veya bir an mühlet verseydi susardım.

Lakin o, ''Söyle! Aşıkta kusur yoktur. Bu gayb alemindeki kaderin zaruretiyledir'' diyor.

Ayıp olan, daima her şeyde ayıbı görmektir. Ayıbı görmeyen gayb eridir.

Ayıp, cehl içinde olan mahluka nispetledir. Allah'a nispetle değil.

Küfrün bile Hakk'a nispetle bir hikmeti vardır. Halka mensup olunca felaket sebebi olur.

Yüz hüner içinde bir ayıp bulunursa o, şeker içindeki bir çöp gibidir.

İkisini beraber tartarlar, zira nebat şekeri ile çöp bedenle can gibidirler.

Allah erleri boş söz söylemezler. ''Temiz kişilerin bedenleri de aynı can gibi saftır.''

Onların nefisleri, suretleri ve sözleri de nişanı olmayan bir ruh olmuştur.

Onlara düşman olanların canı, sırf cisimden tavladaki kırık pul gibi sadece isimden ibarettir.

O düşman toprağa girdi, toprak oldu. Bu temiz bedenler tuz içinde tertemiz oldular.

O tuz ki ondan, Hazret-i Muhammed (sav) güzellik kazanmış ve bu ösz (melih) hepsinden daha doğru olmuştur.

Bu tuz (Nur-ı Muhammedi), bize ebedi bir mirastır. Varisleri her an bizimle buluşmaktadır.

Onlar seninle beraber, fakat sende istek hani? Edep dersine arzun var mı?

Eğer sen kendinde ön, arka diye vehmediyorsan; ey cisme bağlanan! Candan mahrumsun.

Alt, üst, ön, arka, cismin vasıflarıdır. Bil ki canın zatı cihetsizdir.

Gözünü aç da göz nuruna sahip ol. Şüpheciler gibi dar görüşlü olma.

Sen daima gam ve sururdasın, (yani fanisin). Öyleyse yok olanın önü arkası nerede göster!

Yağmur zamanıdır, yola düş. Bu, sana mani olmaz; zira o, ilahi bir yağmurdur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!