Mevlana MEsnevi yazı dizisi -35

 *Çalışmanın tevekküle üstünlüğü

O cebrilerin kani olabilmeleri için arslan, birçok deliller getirdi.

Tilki, ceylan, tavşan ve çakal cebir hakkındaki dedikoduyu bıraktılar.

Arslan, sağlam bir sözleşme yapıp, ''Bundan sonra bir kula bir zarar gelmesin'' dedi.

Kısmeti hergün ona hazırlanır, bir zahmet çekmeden yanına gelirdi.

O gün kura kime düşerse arslana o mücadelesizce giderdi.

Sıra tavşana gelince o, bu cevirden ah u feryat eyledi.


*Tavşanın arslana gitmekte gecikmesinden dolayı av hayvanlarının onu azarlaması

Hayvanlar ona, ''Biz sabah akşam sözümüze bağlı kalıp, canımızı feda ettik.''

''Sen bizim adımızı ahde vefasızlıkla kötüye çıkarma. Haydi arslana çabucak git. Bir hile yapma'' dediler.


*Av hayvanlarına tavşanın cevabı

Tavşan dedi ki, ''Ey dostlar! Bana mühlet verin ki hilem size de kurtuluş yolu olsun.''

''Bu yüzden hem canınız emniyette olur, hem de çocuklarınıza bu hile miras kalır.''

''Şüphesiz her Peygamber, ümmetine kurtuluş ve emniyet çaresini göstermiştir.''

''Onların göz bebekleri gerçi ufacık idiyse de, görüşleri feleğe kadar yol bulurdu.''

''Peygamberleri gözbebeği gibi küçük ve hakir gördüler. Küçükle büyük birbirini kınamaya başladı.''

Kavmi ona, ''Ey eşek! Kulak ver; kendini tavşan miktarınca tut.''

''Bu nasıl söz ki, senden daha büyüklerin bu fikir hatırına bile gelmez.''

''Ya kendini bir şey sanıyorsun, ya bu bilgi kaza yüzünden. Haddini bil, bu söz sana düşmez.''


*Tavşanın, arslandan kurtulma çaresi için hayvanlara verdiği cevap

Tavşan dedi ki,''Ey dostlar! Allah bana ilham etti. Zayıf birisi kuvvetli bir fikre sahip olabilir.''

''Anda görülen Allah vahyi, arslanda ve canavarda görülmez.''

''Arı, saf balı altı köşeli hanelere koyar. Allah vahy ile onu böyle vasıflandırmıştır.''

''Hakk'ın ipek böceğine öğrettiğine bir fil de iktidar var mıdır?''

''Allahi Adem'e isimleri öğretti. Yedi sema dersinden ders aldı.''

''Melekler onun faziletini ikrar eyledi. Şüphe sahibi ise (şeytan) ona karşı geldi.''

''Allah, altı yüz bin yıllık zühd sahibini kovup ağzını bağlamaya layık kıldı.''

''Böylece din ilmi sütünü emmesine ve o yüce köşke yaklaşmasına mani oldu.''

İlim sütüne bir zarar vermemesi için zahiri bilenlerin ilmi, kendilerine ağız balı oldu.''

''Allah, kalp katresine öyle bir inci koydu ki, onu denizler ve karalar kıskanır.''

''Ey surete tapan! Bu surete aldanma ne vakte kadar? Cansız suret, manada alçalır.''

İnsan dış görünüşüyle adam olsaydı Ebu Cehil itibar kazanırdı.

İnsanın duvara resmini yapsalar, bak bakalım, onun halinde eksik olan nedir?

Onun eksiği şüphesiz ruhtur. Ona bu nadir can incisi gerektir.

Ashab-ı Kehf'in köpeği bir el, bir sahip bulunca bütün dünyanın arslanları onun karşısında ezildiler, alçaldılar.

Canı nur denizinde boğulana suretteki kusurlar hiçbir zaman zarar vermez.

Kalemin yazdıklarında suretin vasfı yoktur. Kitaplarda ancak alim, adil (idi) diye yazar.

Alim ve adil hep manadır. O aşağıda yukarıda, önde ve geride bulunmaz.

Mekansızlık sırrı, ten suretinde oldu. Yoksa can güneşinin ziyası göklere sığmaz. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!