Mevlana Mesnevi yazı dizisi- 51

 Halkın taziminin ve parmakla gösterilmesinin zararı

Ten. kafestedir. Hem de içerde ve dışardakilerin bağlı olduğu canın dikenidir.

Ten cana, ''Ben senin sırdaşınım'' can ise ona, ''Akranın olduğumu sanma'' der.

Öbürü buna, ''İki alem de senin içindir. Bütün ruhlar senin canının muhtacıdır'' der.

O bunu zevk u safaya çağırmada. Bu ona panzehir ve deva için hizmet etmede.

Halkın kendisine teveccühünü gören, kibir ve azametinden sarhoş olur.

O, şeytanın kendisi gibi sayısız kimseleri suyun dibinde boğduğunu bilmez.

Halkın yüze gülmesi hoş bir lokmadır, ama çok yeme o, ateş dolu bir lokmadır.

Ateşi gizli, lakin zevki aşikar. Fakat ateş, dumanını sonunda izhar eder.

''Halkın övmesiyle gurur duymam, tamahkarların methinde tat yok'' deme.

Seni metheden, açıkça hicvedince gönlün gam ateşiyle dağlanır.

Lütfundan ümitsizlik dolayısı ile bu dedikodunun olduğunu bilirsin;

Böyleyken gönlün ziyadesiyle üzülür. Methedilince de muhakkak bir tesiri olacağını bil.

O tesirden şüphesiz sende kibir, azamet ve gururlu tavırlar görülür.

Medih tatlıdır, onun çirkinliği görünmez. Kınanmanın ise tadı acıdır.

Acı hap ve macun elbet deva olur. Hastalığı gidermede kullanmak yerindedir.

Gerçi taze bir helva sana tatlı gelir. Onun ilaç gibi tesiri kalmaz.

Gizli olmayan baki değildir. Bilgi sahipleri zıddı, zıddıyla bilirler.

Zira şekerin tadının tesiri gizlidir. Bir müddet sonra onun hususiyeti çıbana sebep olur.

Nefis, pek çok övülmekle Fravun gibi asi olur. Nefsini alçaltmayan yardımsız kalır.

Gücün yettikçe kul ol, sultan olma. Yerinde top ( gibi zahmet çekici) ol, çevgan (değnek ) olma.

Zira sende bu kerem ve güzellik kamayınca meddahların senden usanırlar.

Önceleri seni öven hilekarlar, sonra sana baktıkça şeytana benzetirler.

Seni kapının önünde görünce, ''Ölü, mezarından başını kaldırmış'' derler.

Saf yüzlüye güzellerin şahısın diyen, ondan bir menfaat sağlamak için hile yapmaktadır.

Yaşlanıp adını kötüye çıkarınca, yüzü şeytana bile çirkin gelir. 

Şeytan insana kötülük eder. Ama senin yanına gelmez, çünkü sen ondan daha fenasın.

Eğer sen insan olsaydın şeytan, seni kandırmak için devamlı ardında olurdu.

Sende şeytanlık hakim oldukça o fesatçı senden çekinir.

Önceleri eteğini tutan, seni saptırdı. Artık yanına gelmez.


''Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz'' hadis-i şerifinin tefsiri

Bir sürü sözler söyledim ama Allah'ın inayeti olmadıkça bunlar hiç içinde hiçtir.

Hakk'ın ve veliyullahın yardımı olmaksızın melek de olsan müstehak değilsin.

Ey Rabbim! İhtiyaçlarımızı karşılayan sensin. Senin için bir ortak ve eş yoktur.

İrşad nimetini sen ihsan eyledin. Affınla pek çok kusurumuz gizlendi.

İhsan ettiğin irfan damlasını kemal denizine kavuştur.

Cana verdiğin ilim damlasını heves rüzgarından ve beden toprağından koru.

Ki onu toprak içine almadan, havadan parçalanmadan önce.

Gerçi oi kurusa da lütfunla tekrar kurtarmağa kadirsin.

Damla, daima havada ve toprakta kayıp olsa da senin kudret hazinenden zayi olmaz.

Mesela o, yokluk içinde yokluk olsa sen emredince hemen o an mevcut olur.

Yüz binlerce nice zıddı yine zıddı gizler. Yine emrin onları meydana çıkarır.

Her zaman yokluktan varlığa yüz binlerce kafileler halinde.

Bilhassa her gece bütün fikir ve akıllar derin bir denize dalarlar.

Sabah olunca onlar, balıklar gibi görünmeye başlar.

Sonbaharda yüz binlerce dal ve yaprak ölüm denizinde boğulurlar.

Hazarın siyah giyinmiş feryat eden kargası, gül bahçesinin yeşilliğinin kayboluşuna ağlar.

Yokluk, Allah'tan, ''Aldıklarını geri ver'' emrini duyar.

''Ey karga renkli (kara) ölüm! Bahçelerden aldıklarını geri ver.''

Ey kardeş bir nefes aklını başına al. Her an senden hazan ve bahar var.

Gönül bahçesini yemyeşil, taptaze eyle. Sümbül, gül ve serviler bulunsun.

Yaprakların fazlalığından dal örtülmüş, güllerin çokluğundan kır ve köşk gizlenmiş.

Bu sözler Akl-ı küll'ün feyziyledir. Onda nice sümbül ve güller vardır.

Gül olmadan gülün kokusu olmaz. Şarap bulunmadan şarabın köpürmesi görülmez.

Can bağışlayan koku sana rehberdir. Seni cennete ve Kevser ırmağına ulaştırır.

Koku, gözü nurlandıran bir ilaçtır. Koku, Yakub'un gözünü açtı.

Fena koku gözü karartır. Yusuf'un kokusuysa gözü nurlandırır.

Yusuf olmadın madem Yakub ol. Ağlamaktan onun gibi makbul ol.

Şirin değilsen, Ferhat ol. Leyla değilsen bari Mecnun ol.

Gazneli Hakim'den şu öğütü dinle de köhne vücudun tazelensin.

''Naz için gül gibi bir güzellik gerek. Böyle bir güzelliğin yoksa bu nazlanmak nedir?''

''Çirkin bir yüzün nazı da soğuktur. Kör için bir başka dert, dert olur.''

''Yusuf'un güzelliğine karşı kendi güzelliğini söyleme. Gözlerin Yakub'un gözleri gibi ağlasın.''

''Papağanın ölümünün manası niyazdı. Sen de bu işte fakr ile ölü gibi ol!''

''Ta ki İsa'nın nefesi seni diriltsin, kendisi gibi mübarek eylesin.''

''Binlerce bahar olsa taşın yeşermesi mümkün değil. Toprak ol ki renk renk güllerin açsın!''

''Nice yıldır taş gibi dertli oldun, tecrübe için bundan sonra da toprak ol!''



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!