Mevlana Mesnevi yazı dizisi 59

 Bazen sadık bir mürit, yalancı dava sahibine kamil bir mürşid inancını besleyip doğru itikadı sebebiyle öyle bir makama vasıl olur ki şeyhi o makamı düşünde bile göremez. Ve o müride su ve ateş, yani zıt sanılan şeyler ve süluk (bir yola girmek) zarar vermez. Fakat şeyhe zarar verir. Bu söylenilen şey ise nadir olur.

Lakin bazı itikadı temiz talip, o yalanla doğruluğu yüzünden muradına erer.

Cesedi ruh sandığı halde iyi niyet onu maksuduna ulaştırır.

Geceleyin kıbleyi arayan gibi kıblesi yanlış da olsa namazı caizdir.

Kuru dava sahibinin ruhunun çoraklığı gizlidir. Fakat bizdeki ekmek kıtlığı, açlık meydanda.

Boş dava sahibi gibi bu sır niçin gizli olsun? Sahte namusluya can feda etmek niçin?


Bedevinin, karısına sabretmesini emredip sabrın faziletini anlatması

Kocası karısına dedi ki: ''Daha ne vakte kadar isteklerde bulunacaksın? Zaten ömrünün çoğu geçip gitti.''

''Akıllı kimse aza çoğa bakmaz, Her ikisi de sel gibi süratle geçmede.''

''Sel ister berrak, ister bulanık aksın, madem baki değildir sözünü etme.''

''Bu alemde binlerce canlı, kazanç kaygısı olmadan gece gündüz yaşayıp gidiyor.''

''Üveyik kuşu, daha gece gıdasını temin etmemişken ağaçta Hakk'a şükr eder.''

''Allah'a hamd etmekte bülbül boyuna,-Ey duaya icabet eden Rabbim! Tevekkül ve itimadımız sanadır- der''

''Doğan kuşu, şahın kolunu melce edindiğinden her lokmaya tenezzül edip bakmaz.''

''Naçiz sivrisinekten deve ve file kadar hep Hakk'ın ailesi gibidir. Cenabıhak da ne güzel bir aile reisi...''

''Gönüllerdeki bunca hüzün ve ıstırab, dikkat edersen varlığın eseridir.''

''Bunca kederler ömür ekininin orağıdır. Şöyleydi böyleydi sözleri de düşüncelerinin vesveseleridir.''

''Her hastalık ölümden bir parçadır. İnsan arslan da olsa onun bir parçasını kovamaz.''

''Ölümün bir parçasını kovmağa gücün yetmezken bil ki onun tamamı şerbetin olacaktır.''

''Ölümün bir parçası (hastalık) sana tatlı gelirse Huda, onun tamamını da (ölümü) tatlı eyler.''

''Bedendeki hastalıklar ölümün elçisidir. Ölüm elçisinden yüzünü çevirme.''

''Hayatı tatlı olanın ölümü acı olur. Tenine tapanın ruhu için kurtuluş yoktur.''

''kırda otlayan koyunların hangisi semizse onu çekip keserler.''

''Gece geçti. Sabah oldu. Ey hayatımın meyvesi! Bu gümüş ve altın sözü ne vakte kadar?''

Gençken daha kanaatkardın. Şimdi altın istiyorsun; halbuki önceleri sen altın idin.''

''Salkımlarla dolu asmayken kesada uğradın. Meyven olgunlaşacağı sırada bozuldun.''

''Meyvenin gittikçe tatlılaşması gerek. İp eğirenler gibi geri gitme.''

''Sen benim eşimsin. Eşler birbirine benzemelidir ki, işler beraber olsun, yürüsün.''

''Eşlerin birbirine benzemesi gerektir. Ayakkabı ve mest çiftlerine bir bak!''

''Ayakkabının biri ayağına dar gelse, onlar işe yaramaz. Seni topal ederler.''

''(Kapı kanadının) hiçbiri büyük diğeri küçük ve ormandaki arslan kurt ile eş olur mu?''

''Biri boş diğeri malla dolu iki çuval devenin sırtında muvazeneli duramaz.''

''Ben kanaatte sağlam ve kuvvetliyim. Sen kötülükle niçin dertlisin?''

Kanaatkar adam sabaha kadar ihlasla karısına böylece nasihat etti.


Kadının kocasına ''Kendi mevkiinden fazla söyleme ki bu, -Niçin yapamayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? ayet-i kerimesiyle ihtar olunmuştur. Gerçi sözlerin doğrudur. Ancak sende bu tevekkülden bir eser olmadığı için kendi haddinden fazla muamele sana zarar verir. Bu Hakk'ın yanında büyük ziyana uğramanıza sebep olur- ihtarı buyurulmuştur'' diye nasihat etmesi

Kadın ona bağırarak dedi ki, ''Ey namuslu geçinen! Artık bana senin efsunun müessir değildir.''

''Bu davada saçmalayıp durma. Kibir ve azametten dolayı sözünde bir karar yok''

''Ne zamana kadar bu tumturaklı sözler? Onu bunu bırak da kendi halini gör.''

''Kibir çirkin ama, fakir için daha çirkin. Kar yağan soğuk bir günde ıslak elbise gibi.''

''Bu büyüklenmen ne vakta kadar? Evin, bak örümcek yuvasına söndü.''

''Kanaat canını nurlandırdı mı? Sende sadece onun adı var.''

''Hz Peygamber,- Kanaat bir hazinedir- dedi. Sen ise hazine ile mihneti ayırt edemiyorsun.''

''Bu kanaatin sonu yoktur. Sende bu sözün keder ve derdi nedir?''

''Eşlikten bahsedip koltuklama. Ben insafın eşiyim, hilenin değil.''

''Sen fakirlikten havadaki sineği avlarken padişahlarla, beylerle olmak ne mümkün?''

''Köpeklerle kemiğe atılmışsın. İçi boş ney gibi inleyip durmadasın.''

''Gel, bana öyle hakaretle bakma. Senin damarlarında ne olduğunu biliyorum.''

''Kendi aklını benim aklımdan fazla görüyorsun. Ya şu eksik akıllı kulu nasıl görmedesin?''

''Gafil kurt gibi bana keder verme. Deliler senden daha iyidir.''

''Aklın insana ayak bağı olunca onu akıl sanma, yılan ve akreptir.''

''Senin zulüm ve hilenin hasmı Allah olsun. Zulüm elin, cümleden uzak kalsın.''

''Gariptir ki sen hem yılansın, hem büyücü, hem de yılan oynatan ve Arapların yüz karası!...''

''Eğer karga kendi çirkinliğini bilseydi, o akılsız, kederinden buz gibi erirdi.''

''Yılanla büyücü birbirine düşman olmuştur. Yılan büyücüyü, büyücü yılanı büyüler.''

''Yılanın büyüsü, efsuncunun tuzağı olmasaydı, yılanın sihrine o avlanmazdı.''

''Sihirbazın kazanç hırsı, ona yılanın büyüsünü düşündürtmez.''

''Yılan ona,- Ey büyücü! İşte kendi sihrini gördün. Benimki ondan aşağı değil-''

''Beni avlayıp halka rezil etmek için Hakk'ın adını anarak bana tuzak kurdun.''

''Beni kesen Hakk'ın adı, senin kılıcın değil. Allah'ın adını tuzak olarak kullanıyorsun. Yazıklar sana!''

''Hakk'ın adı senden hakkımı alır seyret. O'nun adı için bu can, bu ten feda olsun.''

''Benim yaramı ya sana can derdi eder veya seni de böyle mahkum eyler- der.''

Kadın böylece nice kötü sözler söyledi. Nice defterler ortaya koydu.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!