Mevlana Mesnevi yazı dizisi - 46

 Bir tacirin ticaret için Hindistan'a gitmesi ve mahpus papağanından Hindistan'daki papağanlara selam ve haber götürmesi

Bir tacirin kafeste mahpus maharetli bir papağanı vardı.

Tacir Hindistan tarafına yola çıkmak için niyetlendi.

Köle ve cariyelerinin her birine ne istediklerini sordu.

Her biri ondan bir istekte bulundu. O iyi adam da isteklerini getireceğine dair hepsine söz verdi.

Papağana, ''Hindistan'dan nasıl bir hediye istersin?'' dedi.

-Papağan dedi ki, ''Orada papağanlar vardır. Onlara benim halimi anlat.''

''Kafes köşesinde güçsüz, zavallı (Allah'ın takdiriyle mahpusumuz olan ) falan papağan size müştaktır.''

''O biçare size pek çok selam söyledi. Aciz vücudu için kurtuluş çaresini sordu de.''

''Böyle hasretinizi çekmek ve ayrılığın benim gibi bir zavallıyı inletmesi layık mıdır?''

''Bu reva mıdır ki, ben sıkı bir hapiste olayım da siz yeşilliklerde, ağaç tepelerinde dolaşınız?''

''Dostların vefa adeti bu mudur? Ben hapiste olayım, sizler de gül bahçesinde dolaşın!''

''Siz çayırlıkta zevk u safa eylerken zaman zaman ağlayan şu kuşu da hatırlayın.''

''Hatırlamakla ben memnun olurum. Bilhassa o Leyla ben Mecnun olursam...''

''Ey haşmetli sevgilinin dostları! Sabah akşam içtiğim gönlümün kanıdır.''

''Benim feryadıma acıyorsanız, benim hatırıma bir kadeh şarap için.''

''Dertli gönül için bir himmetiniz varsa şu toprak olmuş için merhamet kadehinden bir yudum yere dökün.''

''Acaba o verilen sözler, tatlı vaat ihsanları hani ne oldu?''

''Bu ayrılık kulun kötülüğündense, bu sebeple sen de ona kötü bir şey yaparsan arada fark olur mu?''

''Senin bana cefa etmen savaş günündeki nay ve çengin sadası gibidir (beni coşturur ).''

''Ey cefası makbul, intikamı can gibi güzel olan!''

''Senin cevrinde öyle tatlılıklar var ki, cihan halkı bir lütfun için canlarını feda eder.''

''Ateşi böyle; nuru, huri ve melektir. Matemi böyle, artık düğünü nasıldır?''

''Hem feryat eder; hem bundan sevgili acır da halini değiştirir, cefasını azaltır diye korkarım.''

''Lütfuna da, kahrına da istekle aşıkım. Şaşılacak şey! Bu iki zıdda aşık oluşumdur.''

''Bu dikenlik gül bahçesine dönerse Allah bilir ki işim bülbül gibi feryat etmek olur.''

''Bu ne acayip bülbüldür ki ağzını açınca gıdası diken ve gül bahçesi olur.''

''O bülbül değil, sanki ateşten bir timsah, aşkı yüzünden bütün hoş olmayan şeyler ona cazip gelmede.''

O güle aşık, halbuki gül kendisi. O ruha aşık ruh ise onun aynasıdır.

Papağanın hali farz et ki canın vasfıdır. Kuşların sırdaşı olabilecek kimse hani?


İlahi akıl kuşlarının kanatlarının vasıfları

Aydın kalbi bu kadar geniş (derununda Süleyman'ın askerleriyle bulunduğu) böyle zayıf bir kuş acaba nerede?

Şükürsüz ve şikayetsiz feryat eyleyince yedi semaya gürültü dağılır.

Her an Hak'tan yüz mektup ve yüz haber erişsin. ''Ya Rab'' deyince ''Lebbeyk'' nidasına mazhar olsun.

Hatası, Allah katında ibadet; küfrü, iman sahiplerine ibret olsun.

O her nefeste hususi bir miraca çıksın. Yüzlerce hususi taç onun başını tezyin etsin.

Onun cismi toprakta, ruhu ise lamekan alemindedir. Dervişlerin kıskancağı bir mekansızlık alemi.

O lamekan, hayal ve misalin dışındadır. Hayal oku onu idrak edemez.

Cennetin dört nehri cennete aktığı gibi mekan ve lamekan alemi de O'nun hükmündedir.

Bu sözü açıklamaya, cevablandırmaya izin yok. Sözü uzatma. Doğruyu Allah bilir.

Ey dostlar! Biz yine papağana, tacire ve Hindistan'a dair hikayemize gelelim.

Tacir, götüreceği haberi alıp selam iletmeye söz verdi.


Papağanın sahibinin Hindistan'daki papağanlara selam götürmesi

O adam Hindistan'a vasıl olunca kırda dolaşan papağanları gördü.

Atını sürüp onlara seslenerek selamı bildirmek için ilerledi.

Onlardan bir papağan, ansızın titreyip yere düştü ve can verdi.

Tacir söylediğine pişman olup dedi ki ''Ne gariptir ki bu kuşun ölümüne sebep oldum.''

''Onunla bu meğer dost imiş. İki bedende adeta bir ruh gibiymişler.''

''Niçin bunu yaptım, niçin bu haberi verdim? Bu ham söz ile zavallıyı yaktım.''

''Gerçekte dil, taş ve demir gibidir. Onlar gibi harekete getirilince ateş saçar.''

''Taş ve demiri fuzuli yere sürtme. Düşünmeksizin laf söyleme.''

''Zira karanlık cihan bir pamukluk oldu. Pamuk ortasında ateş durabilir mi?''

''Zalim kavim onlardır ki, gözleri kapalı olup ateş gibi sözlerle ortalığı karıştırırlar.''

Bir söz, alemleri harab eder. Ölmüş tilkiyi arslan yapar.

Ruhlar aslında İsa nefesli olurlar. Her nefes hem yara, hem de merhemdir.

Ruhlardan perde kalksaydı, her ruh İsa gibi canlılık verirdi.

Tatlı sözlü olmak istersen bu helvaya hırs duyma, sabret.

Sabır nimeti ariflerin yemeğidir. Helva şse çocukların arzuladığı şey.

Sabredenler göklere erişir. Helvaya meyledenler aşağılarda kalırlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!