Mevlana Mesnevi yazı dizisi -31

 *Hazreti Muhammed Mustafa (sav)'nın temiz adını haşa hafife alan soytarı şahsın ağzının çarpılması

Sinek gibi olan biri Hazret-i Peygamber'in adıyla eğlenirken ağzı çarpıldı.

O, Fahr-i aleme gelip yalvardı. Dedi ki; 'Ey ilahi sırlar ilminde yücelmiş olan,'

''Ben sana bilgisizliğimden kızıyordum, şimdi şehrin maskarası ben oldum.''

''Allah birisini zillete layık kılarsa, önce ona temiz kişileri zemmettirir.''

Bir kula rahmet murat ederse kusurlarının ayıbını ona göstermez.

Hak kimi mağfiretine layık görürse onu, huşu ve acze meylettirir.

Hak için ağlayan göz, ne güzel göz; Hak için yanan gönül, ne güzel gönüldür.

Her ağlamanın sonu gülmedir. Akıbeti gören, safanın kuldur.

Nerede su olursa, orada yeşillik olur. Gözyaşı Hakk'ın rahmetine vesiledir.

Nemli gözle bostan kuyusu dolabı gibi inle ki, can meydanın yeşersin, orada bahar olsun.

Gzyaşı dök. Ağlayana şefkat duy. Rahmet dilersen zayıflara rahmet et.


*Yahudi padişahının ateşe, onu azarlayarak hitabı

O adi şah ateşe dönüp dedi ki; 'Ey ateş! Cihanı yakan mizacın hani?'

''Zira artık yakmıyorsun, hususiyetin ne oldu? Yoksa talihimizden niyetin mi değişti.''

''Ateşe tapana bile sende bir değişme olmazken, niçin sana tapmayan kurtuldu?''

''Yakmakta iraden yokken şimdi yakmıyorsun bu mecburiyet nedir?''

''Gözümüz mü, aklımız mı bağlıdır? Zira bu cesetler senin yakışından nasıl kurtulmuştur?''

''Bu büyücü işi veya simya hilesi mi ki, tabiatına aykırı bir durum göründü.''

Ateş dedi ki;''Bende yakıcılık bakidir. Yanıma gel de şüphen gitsin.''

''Benim ateşliğim değişti zannetme, serkeşliğim Hakk'ın izniyledir.''

''Çadır önündeki Türkmen köpeklerinin misafire yaltaklanması malumdur.''

''Amma oradan bir yabancı geçecek olsa köpekler, arslanlar gibi saldırırlar.''

Benim kulluğum o köpekten aşağı değil. Ben her zaman Hakk'ın emrine tabiyim.''

''Yaratılışının ateşi seni yakıyorsa, bil ki o yakış Hak'tandır.''

''Ateşli tabiatın sevinçli olursa şüphesiz yine o da Allah'tandır.''

''Gam görünürse tevbe et. Zira onun işi de Hakk'ın emriyledir.''

''O isterse gamı, kederi neşeye; esareti hürriyete çevirir.''

''Rüzgar, toprak, su, ateş köledir. Onları ölü sanma, diridirler.''

''Ateş Allah'ın emriyle kalkar. O daima ateş ve hararet karışık bir taattir.''

Taş ve demirden ateş çıkar. Allah emrederse o, kainatı yakar.

Demire nefis arzusu taşını vurma. Zira bu erkek ve kadın gibi çocuğa sebep olur.

Taş ve demir zahiren sebeptir. Sen yüce nazarlı ol. Edep budur.

Ezelden her şeyin sebepleri vardır. Sebep kendiliğinden sebepsiz zuhur etmez.

Peygamberlere rehber olan sebepler bu sebepten yüksektir.

Bu sebep akıl ve zekanın mahremi, o sebep peygamberlerin mahremidir.

Bu sebeple o sebep amil, bazen de sebebin hükmü muattal olur.

Sebep kelimesinin manası iptir. Bu ip bu kuyuya ilimle oldu.

İp çıkrığın dönmesine bir sebeptir. Fakat çıkrığı çeviren görülmezse acayiptir.

Bu sebep iplerini ey akıllı kişi! Felek çarkından bilme.

Felek gibi serseri, başı dönmüş olma. Beyinsizce çıra gibi yanma.

Allah emriyle rüzgar, ateş gibi olur. Onlar Hakk'ın emrine uyarlar.

Ey oğul! Nazar sahipleri halim rüzgarını (suyunu), hışım ateşini hepsini Hak'tan bilirler.

Rüzgar, Hakk'ın emrini idrak etmeseydi Ad kavmini nasıl tanırdı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!