Mevlana Mesnevi yazı dizisi -71

 Halifenin, bedevinin hediyesine hiç bir ihtiyacı yokken lütufla onu kabul edip bedeviye ihsanlarda bulunması

Halife adamın halini görüp, ahvalini dinleyince testiyi altınla doldurdu.

İhsanlar ve kıymetli elbiseler verip, bedeviyi yoksulluktan kurtardı.

O kerem sahibi, o deryalar saçan padişah bir adamına emretti.

''Bu altın dolu testiyi ona ver. Dicle'den gemiye bindir ve hürmetle uğurla'' diye emretti.

''Zira o çöl yolundan ve uzaktan gelmiş. Dicle yoluysa daha yakındır'' dedi.

Bedevi, gemiden Dicle'yi görünce o an utancından yere kapandı.

''Hayret o derya gönüllü şahın lütf u keremine! Daha garibi suya ve testiye değer vermesi.''

''O cömertlik denizi benden testiyi kabul etti. Testideki sudan hiç alınmadı.''

Ey oğul, alemi ağzına kadar ilim ve güzellik dolu bir testi bil.

Bu ilim ve güzellik, cana ve tene sıkışmamış olan Tanrı'nın güzellik deryasından bir damladır.

O, gizli bir hazineydi. Meydana çıkınca yeri ve göğü nura garketti.

Gizli bir defineyken, zahir olunca toprağı sultanlar gibi (giydirdi).

Hak denizinden bir kanal görenin ilk işi testisini kırmak olur.

Onu gören dilsiz ve şaşkın kalır. Hayret testisini taşlar.

Ey bir gzyretle testiyi kıran! Şimdi böylesi daha iyi oldu.

Küp kırılır ama su dökülmez. O kırılmaya yüzlerce sağlamlık perde olur.

O küpün her parçası raks etmede. Gerçi bu, cüz'i akla imkansız görünür.

Bu halette ne testi görünür, ne de su. Gözünü aç, dikkat et! Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

Mana kapısını çal ki açsınlar. Fikir kanadını aç ki seni doğan kuşu yapsınlar.

Fikir kanadın çamura bulaşmış ve ağırdır. Senin gıdan çamurdur. Sana ekmek, toprak oldu.

Et, ekmek bunlar topraktır. az ye ki çamur gibi gam toprağında kalma.

Alçak nefsin, acıkınca köpekleşiyor; sert, asi ve kötü huylu oluyor.

Doyunca murdar bir leş ve hareketsiz duran bir duvar gibisin.

Bir an leş, bir an köpekler gibi oluyorsun. Arslanlar yolunda gitmeye nasıl dayanacaksın?

Av köpeği av için bir vasıtadır. Ona çok kemik verme, sonra iş göremez.

Köpek doydukça tenbelleşir, av için bir isteği kalmaz.

O bedevi, yoksulluğundan şahın kapısına gitti ve devlete erdi.

Şahın ihsanını ve bedevinin halini anlattık.

Aşık kimse her ne söylerse o aşk kokusudur. Aşk semtinin rahiyası ondandır.

Fıkıhtan bahsetse, yoksulluk ilmini anlatır. Her sözünde fakrın nakşını işler.

Küfrü anlatsa dinin hakikatini söyler. Şüpheyi yakin (bir şeyi tam ve gerçek olarak bilme) mevzuu eyler.

Doğruluk denizinden bir eğri köpük görünse deryanın temizliği onu da saflaştırır.

O köpük, onda vecd ile söylenilmiş söz, sevgilinin dudağındaki azarlayış gibidir.

Sevgilinin azarlaması, onda bu cana can katan güzellik varken gönle dokunmaz.

Eğri görünse de Hakk'ın sözü doğrudur. O eğri değil dosdoğrudur.

Şekerin şekli ekmeğe benzetilse de şüphesiz tadı ekmek değil, şekerdir.

Bir mümin altın bir put bulsa, onu hiç putpereste bırakır mı?

Belki eritmek için tedbir alır; batıl şeklini değiştirir.

Ta ki altında put şekli kalmasın. Zira onu kusurlu yapan suretidir.

Cihanın Halık'ı onu altın olarak yarattı. Onun put şekli geçicidir.

Pire için kilimi yakma, sineğin verdiği baş ağrısı günü zararlı etmesin.

Put gibi surette kalma. Sureti bırakıp manayı ele geçir.

Hacca gidene arkadaş hacılardır. İster Türk, ister Hind veya Arab olsunlar.

Onların şekline ve rengine değil, niyetlerine dikkat et.

aynı maksattaysa siyah renkli de olsa beyaz bil. Seninle aynı renktedir.

Bu hikaye aşıkların düşüncesi gibi, başsız ayaksız karmakarışık anlatıldı.

Bu sözün başlangıcı yok, ta ezeldendir. Sonsuzdur, hududu ebediyet...

Hatta her damlası, bir baksan su gibidir. Hem baş ve ayaktır, hem de değil (bunlarsız koşar).

Allah saklasın, bunu masal sanma. Bizim halimizdir. İnsanların hikayesidir.

Sofiyi aklına rzı olur zannetme. Mazi olan her şeye anılmaz.

Bedevi de, testi de, padişah da biziz. Ona (Peygamber'e ve getirdiklerine) iman etmekten çevrilen çevrilir.

Nefsi ve hırsı kadın, aklı da erkek bil. Akıl onlara değerli bir mum oldu.

İnkarın aslı niçindir? Kulak tut: Küll'ün çeşit çeşit cüz'leri olmasından...

Bu küll'ün cüz'ü cüzlerin küll'ü nispeti gibi olmaz. Gör ki gülün cüz'ü olan gül kokusu gibi de değildir.

Yeşilliğin letafeti, gülün letafetinin cüz'üdür. Kumrunun sesi de bülbülün sesinin bir cüz'üdür.

Eğer bu husustaki zor şeyleri cevaplandırmaya uğraşırsam, susamışlara ne vakit su vereyim?

Eğer müşkillerin varsa sabırlı ol. ''Sabır, sevincin anahtarıdır.''

Çare, düşünceden sakınmaktadır. Endişe, arslan ve yaban eşeği gibidir; gönüller de ormanlık.

Her ilacın başı perhizdir. Bil ki uyuz kaşındıkça artar.

Perhiz ilacın aslı oldu. Perhiz et, can kuvvetine yakın ol.

Sözlerimi kabul kulağına layık kıl. Altın küpelerle güzelliğin artsın.

Kuyumcu ayın kulağına küpe ol da yerin aydan da Süreyya'dan da yüce olsun.

Önce mahluku bil ki eliften ye'ye kadar harfler gibi birer birer canları muhteliftir.

Bir bakıma harfler başka başka ise de, bir bakıma tamamen aynıdırlar.

Bir yönden zıt, bir yönden aynı, bir yandan alaylı, bir yandan ciddi.

Kıyamet, en büyük arz etme günü oldu. Aziz olan kişi onu ister.

Kimin Hintli ve zenci gibi yüzü karaysa, arz günü onu rüsva ve mahcup eder.

Kimde güneş gibi bir yüz yoksa, geceden daha iyi ona bir örtü olmaz.

Onda sadece diken olup bir gül yaprağı bulunmadığından bahar mevsimi, sırlarının düşmanıdır.

Baştan ayağa gül ve süsen olana, ilkbahar parlak bir ayna (göz) dır.

Manasız diken gül bahçesiyle beraber uyumak için sonbaharı ister, sonbaharı.

Zira sonbaharda güzellik de ayıp da gizlenir. Güzelliğin ve çirkinliğin rengi görülmez.

Öyleyse diken için güz, bahar mevsimidir. O zaman taş da, yakut da bir görünür.

Bahçıvan sonbaharda da dikenir tanır. O görüş cihanı görmekten daha iyidir.

Zaten cihan birdir. O da şaşkın. Gökteki yıldızlar da ayın parçalarıdır.

Bu yüzden renk ve süs sahipleri (çiçekler). ''Müjde müjde! Yine bahar geldi'' derler.

Ta ki ağaçların meyvelenmesi için altın gibi çiçekler açsın.

Çiçek mahvolunca meyve meydana çıkar. Beden mahvolunca can kurtulur.

Meyve manadır, çiçek de suret. O çiçek müjde, meyve de nimettir.

Çiçek dökülünce meyve görünür. O eksilince bu artar.

Ekmek parçalanmayınca sana lokma olmaz. Salkım feda edilmese şarap elde edilmez.

Helile ilaç içinde ezilmedikçe onun sağlık için bir hususiyeti olmaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!