Mevlana Mesnevi yazı dizisi 67

 Bu bahis, yoksulun ve kerem sahibine aşık olduğu gibi ihsan sahibinin de yoksula aşık olduğuna dairdir. Eğer fakirin sabrı çoksa kerem ehli onun yanına gelir. Kerem sahibinin sabrı çoksa yoksul onun kapısına gelir, sabrı ona kemal, kerimin sabrı ise onun için bir noksanlıktır

Talibe, ''Cömertlik fakire muhtaç, fakir de ona'' diye boyuna ses gelmekteydi.

Şüphesiz güzelin tertemiz ayna istediği gibi cömertlik de yoksulları arar.

Güzelin yüzü aynada güzelleşir. Cömertliğin de muhtaç ile güzelliği artar.

Cenabıhak, Duha Suresinde Peygamber'ine, ''Yetimi kahr etme, fakiri reddetme'' der.

Yoksulun gönlü cömertliğin aynasıdır. Onu nefesle buğulandırmamak lazım.

Fakir, cömertliği ve cömerti ortaya çıkarır. Hakk'ın kat kat lütufları bağışlanır.

Öyleyse fakir, kerem sahibi Hakk'ın cömertliğinin aynasıdır. Hakk ile beraber olanlar, mutlak bir cömertlik içindedirler.

Hakk'ın rızasında beslenmeyen, kapı üstündeki perdenin nakışı gibidir.

Rüyasız Hak dervişi olan, Allah'ın rızasına gönül bağlar.


Allah fakiri olup içi dışı Hakk'ı dileyen olgun kişi ile, görünüşü derviş fakat içi Hak'tan gayri şeyleri arzulayan cahilin farkı

O yoksulluk resmidir. Ekmek yemez. Köpek resmine kemik verme!

Allah fakiri değil lokma yoksuludur. Ölü resim sofraya layık olmaz.

Ekmek yoksulu karadaki balık gibidir. Şekli balık gibidir ama denizden korkar.

O tavuk gibidir, havada uçan Simurg sanma. Gıdası Hak'tan değil halktandır.

Azık toplamak maksadıyla Allah aşıkıdır. Yoksa güzelliğin aşıkı değildir.

Kendisini Hakk'ın zatına aşık zannetse de o Hakk'ın zatı değil, belki esma ve sıfatların zannıdır.

Vehim, şüphesiz mahluktur ve doğmuş olandır. Allah ise asla doğmamış ve doğurmamıştır.

Kendi vehmine aşık olan, ihsandan faydalanamaz. Hak aşıklarından uzaklaşmıştır.

Vehme, hevese aşık olan sadıksa bu mecaz onu hakikate götürür.

Bu bahsi açıklamak lazım ama, kötü düşünceli ve kalbi bozuk olanlardan korkuyorum.

Aklı kısa, anlayışı eğri her manasız kimse, fikrine nihayetsiz kötü hayal getirir.

Herkes Hakk'ın sırrından nasip alamaz. Küçücük bir kuşun incir, lokması olamaz.

Bilhassa o ölü ve çürümüş bir kuş ise...Görmekten bir eser olmayıp kördür.

Balık resmine deniz de, kara da birdir. Zenciye sabun da, kara boya da aynı şey.

Kağıda dertli bir adam resmi çizseler onun ne dertten ne neşeden bir haberi vardır.

Görünüşte gamlı ama, gamın ne olduğunu bilmez. Gülüyor olsa da zevk u safayı bilmez.

Bu gönülde bir nakış gibi olan keder ve sevinçler hakiki keder ve sevinçlere nispetle gölge gibidir.

Dertli görünen resimler, bizi doğru yola çekmek için nasihatler oldu.

Gülen resimler de gerçek manayı anlatmak için açık öğütlerdir.

Hamamdaki bu süs ve resimler, cemakanındaki elbiseler gibidir.

Dışardan gördüklerin sadece elbiselerdir. Elbiseni sen de çıkar, içeriye gir arkadaş!

Zira elbiseyle içeriye yol yoktur. Ten, bu candan, elbise bu bedenden habersizdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!