Mevlana MEsnevi yazı dizisi 66

 Bedevinin suya fazla itibarından testiyi keçeye sarıp ağzını mühürlemesi

Bedevi karısına dedi ki, ''Testinin ağzını kapa. Her halde bu hediyenin bize faydası olur.

''Dışına keçe dik. Sultan orucunu bu su ile açsın.''

''Dünyada böyle bir su hiç bulunmaz. Bu eşsiz bir zevk kaynağı (şarap) dır.''

Onlara acı ve tuzlu (mecburen) hoş geliyordu. İleriyi görmeyen manen kördür.

Meskeni acı sy civarında olan kuş, saf ve berrak suyu ne bilsin.

Acı suyla yetişen Ceyhun'u, Fırat'ı nasıl tahayyül edebilir?

Bu fani konağa bağlılığın oldukça sende yokluk, sarhoşluk ve neşe zuhur etmez.

Bilsen de bu, ecdattan rivayet yoluyladır. Onlar aklını ebcede (manasız kelimelere) bağlar.

Ebcedi, hevvezi çocuklar bilir ama, onlar için bunun manası gizlidir.

Nihayet bedevi testiyi alıp yola çıktı. Gece gündüz onu omuzunda taşımaktaydı.

Başına bir şey gelir diye üzüntü içinde çölden ta şehre kadar adeta koştu.

Karısı da seccadesini sermiş, namaz kıldıkça yalvarıyor. ''Ya Rabbi! Onlara selamet ver.''

''Suyumuzu haydutlardan koru. Ya Rab! O inci, denize ulaşsın'' diye dua ediyor.

''Gerçi kocam her hileyi fark eder ama, incinin de binlerce düşmanı vardır.''

''İncinin değeri de nedir ki? Bu Kevser suyudur. Onun damlaları incilerin aslıdır'' diyordu.

Kadın duası ve yalvarışı, erkek de yükü olan suyunun kaygısı ile hırsızlardan ve taştan sağ salim hilafet şehrinde konakladı.

O derece yüce bir kapı gördü ki, ihtiyaç sahiplerine teselli yeriydi.

Her taraf muhtaçlarla dolu ve onlar boyuna çeşitli ihsanlara nail olmadaydılar.

Mümine de, kafire de sonsuz ihsanlar....Güneş ve yağmur gibi...

Bedevi huzurda süslü, muteber bir grup gördü. Diğer bir grup da ayakta emir bekliyordu.

Herkes, Süleyman düşüncesiyle karınca gibiydi. Sanki Sur'un üfürülmesiyle dirilmişlerdi.

Görünüşe bağlananlar, hesapsız mücevherlere sahip olmuş; mana ehli olanlar da o denizde murada ermişlerdir.

Himmetsiz olan himmetle sevinçli, himmet ehli de nimetle şad olmuştu.