Mevlana Mesnevi II.Cilt-101

 Kevandakilerin sofinin hayvanı hasta sanmaları

Sofi, hayvana binip yola koyulunca eşek, her adımda hasta gibi kapaklanmaya başladı.

Eşek düştükçe kervandakiler onu kaldırıyor, hepsi onun hasta olduğunu sanıyordu.

Kimisi kulağını büktü. Kimisi (yara var mı diye) ağzını araştırdı.

Kimisi ''Nalında taş'', kimi ''Gözünde leke var'' dedi.

''Ey şeyh! Bu eşeğe ne oldu? Dün kuvvetli ve çevikti, bugünse zayıf, diyorlardı.

Sofi, ''Eşek, geceleyin - La havle- yerse gündüz böyle güzel haller gösterir!''

''Eşeğin gıdası -La havle- den oldu. Gece tesbih çekince, gündüz de secde etti'' dedi.

İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selamına dikkat et.

Gönülleri şeytan evidir. İnsanın şeytanından sakın, o çok hilekardır.

Şeytanın ağzından La havleyi dinleyen, o zavallı eşek gibi sersemler.

Dünyada şeytana yakın olan kimse, dost yüzlü düşmana inansa,

İslam yolunda, Sırat köprüsü üstünde o eşek gibi inler, bitab kalır.

Hilekar dostuna sen güvenme. Yolunda tuzaklar kurar.

Ey Adem! La havle sözüyle binlerce şeytan, İblis ve yılan olur.

Her an sana, ''Ey can dostu!'' der. Çünkü maksadı kasap gibi deri yüzmektir.

Derini yüzmek için hile yapar. Düşmanların afyonuna heveslenenin vay haline!

Kasap gibi ayağına başını kor, ama maksadı sel gibi kanını akıtmaktır.

Arslansan avını kendin avla. Yabancıyla da, akrabayla da, bu iş olmaz.

Soysuz kimselerin hürmetini o hizmetkarınki gibi bil. Alçakların esiri olmaktansa kimsesiz kal.

Başkasının yerinde ev yapmaktan çekin. Kendi işini gör, yabancınınkini değil.

Yabancı kimdir? Senin şu toprak bedenin. Onun yüzünden dertlenmedesin.

Vücudun yağlı ve tatlıyla beslenirse, özünde bir canlılık kalmaz.

Bedenin misk içinde olsa öldüğün gün, onun fena kokusu meydana çıkar.

Miski tenine değil kalbine sür. Miski anla, o Celal sahibi Hakk'ın adıdır.

Münafık, miski tenine sürer. Ruhu külhanın dibinde, nahoş bir yerdedir.

Zahiren Hakk'ın adı dilinde ama, imansız düşüncesi fena kokulu.

Onun zikri, külhandaki yeşillik ve abdesthanede biten gül ve süsen gibidir.

Kendiliğinden biten o nebat, orada geçicidir. Güzel gül ise meclis süsüdür.

İyilerin nasibi iyilerdir. Kötülere de kötüler yakın oldu.

Kin yüzünden yolunu şaşıranlara kin tutma. Sonra yolunu şaşırmışların kabrine koyarlar.

Kinin aslı cehennemdir. Fer' elbette asla bağlıdır.

Senin işinde cehennemin bir cüz'ü olursa neticede cüz'ün karar edeceği yer küldür.

Huyun, cennetin cüz'ü olursa bil ki, safa süreceğin yer cennettir.

Acının acıya katılması tabiidir. Batıl işin Hak'la olması imkansız.

Ey kardeş! Sen hep bu fikirden, bundan başka bir kemik ve kıldan ibaretsin.

Düşüncen gülse, sen gül bahçesisin, dikense külhanı doldurursun.

Gül suyu isen yerin göğüs ve başlardır; sidiksen herkes seni atar.

Koku satanların tablasına bir bak! Her cinsi kendi cinsiyle güzelleştirirler.

Cins, kendi cinsiyle karışırsa, bu tecanüsten güzellik artar.

Şekerle mercimek karışacak olsa, onları birer birer ayırırlar.

Ruhlar yaratılıştan sefere çıkınca iyi ve kötü tamamen karıştı.

Dürüst ve temizlerin kötülerden ayrılması için Cenabıhak, kitaplar ve peygamberler gönderdi.

Bundan önce hepsi birdi. İyi ve kötü kimdir, kimse bilmezdi.

Gecenin karanlığında gidenler gibi, bu dünya meydanı, iyinin ve kötünün yeriydi.

Peygamberler güneşi doğunca, temiz olmayanlarla temizler belirdi.

Renk, göz nuruyla anlaşılır. La'l ve taş, gören gözle belli olur.

İnciyi ve çerçöpü göz farkeder. Çöp, onu üzüntüye garkeder.

Kalpazanlar gündüze düşmandır. Saf altınsa ona aşık!

Çünkü gündüz, bir tarif aynası. Kuyumcuya değerlendirme sebebidir.

Kırmızı ve sarı yüz gündüz belli olduğundan Cenabıhak, haşre, kıyamet günü adını verdi.

Gündüz, velilerin sırrından bir hisse ve onların sırrında bir gölgedir.

Velinin sırrının aksini gündüz gibi; gözü bağlayan akşamı da Hakk'ın Settar (çok örtücü) isminin tecellisi bil.

Cenabıhak bu sebepten ''Ve'd- Duha (Kuşluk vaktine and olsun...)'' buyurdu. Ve'd- Duha Mustafa (as)'nin kalbinin nurudur.

(Müfessirlerden) diğer (bir kısmının) anlayışına göre (Ve'd- Duha'dan) Rasulullah (sav)'ın Hatemü'n- Nebi olduğu anlaşılmıştır.

Yoksa fani bir şeye yemin etmek hatadır. Faninin Hakk'ın sözünde olması layık mıdır?

Halil Peygamber, ''Batan şeyleri sevmem'' derse alemlerin Rabbi fani şeyleri nasıl sever?

Halil Peygamber, ''Batan şeyleri sevmem'' dedi. Öyleyse yüce Allah onlara yemin etmez.

''Ve'Heyl (geceye and olsun...)'' O'nun ayıpları örtücülüğü ve bütün hikmetinin sırrının manası oldu.

Zatının güneşi gökten aşıp vücut gecesine ''Rabb'in seni terketmedi'' dedi.

Belanın bizzat kendisi vuslat rehberi oldu. ''Sana darılmadı da'' sözü, o tatlılıktan bir haberdir.

Her ibare bir hali bildirir. Hal el gibidir, ibare de onun aleti.

Ayakkabıcının elinde kuyumcu aleti olması, çölde pamuk ekmeye benzer.

Ayakkabıcının aleti de, ekincinin yanında, eşeğin önündeki kemikle, köpeğin önündeki saman gibidir.

''Ene'l- Hak (Ben Hakk'ım)'' sözü Mansur'u nurlandırdı. Firavun'un, ''Ben Rabb'ım'' demesi küfür oldu.

Değnek, Musa'nın elinde Hakk'ın şahidi; büyücünün elindeyse heba oldu.

Bu sebepten İsa, yoldaşına o an Hakk'ın yüce adını öğretmedi.

O bilgisizliğinden alete kusur bulur. Toprağa taş vurmakla ateş çıkar mı?

El ve alet, taş ve demir gibidir. Çift olmak lazım. Eserin şartı çift olmaktır.

Çiftten ve aletten beri O tek olan Allah'tır. Şüphesiz O tek ve ortaksızdır.

İkidir, üçtür diyen şüphe sahipleri O'nun birliğinde daima birleşirler.

Şaşının gözü sağlam olsa baktığı zaman iki derken bir görür.

Yaratılış meydanında bir top isen teslim çevganına hedef ol.

Top, padişahın elinin çarpmasıyla oynarsa, o an makbul ve kusursuz olur.

Ey aklı karışmış şaşı! (Can kulağı ile) dinle; Gözüne kulağından bir ilaç ver.

Temiz söz kör gönüllerde yer bulamazsa, aslına döner, sığınır.

Şeytanın hilesi eğri bir gönül bulur. Çarpık ayağa elbette çarpık ayakkabı olur.

Hikmeti tekrar tekrar söylesen de, kabiliyetin yoksa o senden uzaklaşır.

İster onu yazarak öğrensen, ister sözle anlatsan,

Ey inatçı! O senden yüz çevirir, bağını koparır, kaçar.

Gönül istidat ile galip gelirse ilim, eline alışmış bir kuş olur.

Köylü evinde tavus kuşu bulunmadığı gibi kabiliyetsizde de hikmet bulunmaz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!