Kayıtlar

Mevlana Mesnevi II-103

 Allah rahmet eylesin, Şeyh Ahmed-i Hidraveyn'in ilham yoluyla alacaklılarına helva alması Borçlu bir şeyh vardı. Daima borçlanıp halkı doyururdu. O mana sahibi, on bin akçe borçlanıp dünya fakirlerine dağıtmıştı. Borçla bir tekke yapmış, canını da, malını da Hakk yolunda harcamıştı. Cenabıhak, nasıl Halil'e kumu un ettiyse, onun da her taraftan borcunu öderdi. Peygamber der ki, ''Şüphesiz çarşılarda daima iki melek dua eder;'' ''Ya Rab! Sen ihsanda bulunanların malını artır, hasislerinkini de telef et.'' ''-Bilhassa canını bağışlayana, nefsini Hak yolunda kurban edene (ihsanda bulun)-'' İsmail O yüce olan Hakk'a teslim oldu. O keskin bıçak boynunda bir işe yaramadı. Şehitlere dirlik bu yüzdendir. Gafletle sen kalıba pek iltifat etme. Can feda edene karşılık, ölümsüzlük oldu. Can, ölmekle yok olmaz. Nice yıl şeyh bu haldeydi. Boyuna borç alıp sonra da dağıtıyordu. Ecel gününe kadar ihlasla çalışıp böyle tohumlar ekmedeydi. Şey

Mevlana Mesnevi II.Cilt-102

 Padişahın, kaybolan doğanını fakir ve ihtiyar bir kadının evinde bulması Doğanın padişahtan kaçarak un eler gördüğü bir kocakarının evine gelmesini bir şey bildiğinden sanma. Kadın çocukları için tutmaç pişirirken, bu kabiliyetli kuşu görünce, Ayağını bağladı. Kanadını, tırnağını kesti. Yesin diye saman verdi. ''Ehil olmayanlar sana iyi bakmamışlar. Kanatların büyümüş, tırnakların uzamış.'' ''Yazık, ehil olmayanlar seni hasta ederler. Annene gel de sana baksın'' dedi. Cahilin sevgisini de, vefasını da böyle bil, onun gidişi daima eğridir. Padişah bütün gün doğanını aradı. Nihayet kocakarının çadırını gördü. Padişah, doğanı toz toprak içinde kalmış görünce, onun bu haline ağlamaya başladı. Dedi ki, ''Bu senin hatanın cezasıdır. Zira bize vefada doğru olmadın.'' ''Çünkü cennetten cehenneme kaçtın. Cennet ehliyle cehennem ehli hiç bir mi?'' ''Padişahtan kaçıp, kocakarının çadırını yurt edinene bu ceza layıktır.'&

Mevlana Mesnevi II.Cilt-101

 Kevandakilerin sofinin hayvanı hasta sanmaları Sofi, hayvana binip yola koyulunca eşek, her adımda hasta gibi kapaklanmaya başladı. Eşek düştükçe kervandakiler onu kaldırıyor, hepsi onun hasta olduğunu sanıyordu. Kimisi kulağını büktü. Kimisi (yara var mı diye) ağzını araştırdı. Kimisi ''Nalında taş'', kimi ''Gözünde leke var'' dedi. ''Ey şeyh! Bu eşeğe ne oldu? Dün kuvvetli ve çevikti, bugünse zayıf, diyorlardı. Sofi, ''Eşek, geceleyin - La havle- yerse gündüz böyle güzel haller gösterir!'' ''Eşeğin gıdası -La havle- den oldu. Gece tesbih çekince, gündüz de secde etti'' dedi. İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selamına dikkat et. Gönülleri şeytan evidir. İnsanın şeytanından sakın, o çok hilekardır. Şeytanın ağzından La havleyi dinleyen, o zavallı eşek gibi sersemler. Dünyada şeytana yakın olan kimse, dost yüzlü düşmana inansa, İslam yolunda, Sırat köprüsü üstünde o eşek gibi inler, bitab kalır. Hilekar dost

Mevlana Mesnevi II.Cilt-100

 Cenabıhakk'ın insanları yaratmak hususunda meleklerle görüşmesi Allah, insanları yaratmayı meleklerle müşavere ederken ruhlar kudret denizindeydi. Melekler, zahire bağlanınca nasihata müstehak oldular. Bu nefs-i kül gizlenmeden önce onlar, yaratılacak şeylerde bilgi sahibi idiler. Gökten Önce Zühal yıldızını gördüler. Tane gizliyken ekmek malum oldu. Akılsız, gönülsüz fikir buldular. Askersiz, cenksiz galip geldiler. Fikir, o canlara göre beyan oldu. Yoksa bu görüş açık bir hükümdür. Düşünce geçmişe ve geleceğe ait olur. Dil, mahv olunca vaziyet zor halledilir. Ruh daha üzümden şarabı, yoktan var olanı görür. Onlar her hususiyeti olanı hususiyeti olmadan görmüşler, maden yokken hakiki ile sahteyi anlamışlardır. Üzümler daha yaratılmadan onlar şarap içmişler, sarhoş olmuşlardır. Onlara Temmuz içinde kış, güneş ışığından gölge görünür. Üzümün içinde şarabı, yoklukta varlığı görürler. Onların meclisinde gök bir yudum içer. Güneş, onların lütfuyla bu altın kumaşı giyer. Onlardan iki d

Mevlana Mesnevi II.CİLT-99

 Hz Ömer devride (Allah ondan razı olsun) birisinin hayali hilal zannedip göstermesi Hz Ömer zamanında bir oruç ayı, ileri gelenlerden birkaç kişi dağa çıktılar. Ta ki oruç ayının hilalini keşf etsinler. Birisi Faruk'a ''İşte hilal'' dedi. Ömer, gökte ayı göremeyince dedi ki, ''O ay, senin hayalindendir.'' ''Bütün gökler görünürken öyleyse ben niçin parlak hilali görmem?'' ''Elini ıslatıp kaşını sıvazla. Ondan sonra hilale tekrar bak!'' Adam kaşını ıslatıp bakınca, ''Ay, görünmez oldu'' dedi. Ömer de dedi ki, ''Şüphesiz kaşlarından bir kıl, sana yaydan atılan bir oktu.'' ''Zira eğri bir kıl yolunu kesti. Sen de -Ayı gördüm- davasına kalktın'' Bir eğri kıl, gökyüzünün perdesi olursa, bütün parçaların eğri olunca, halin gör, nice olur? Her cüz'ünü doğrulara göre doğrult. Doğruların eşiğini vatan edin. Gerçi teraziyi terazi düzeltir ama, eksik tartıya da o mani olur. Eğr

Mevlana Mesnevi II.Cilt - 98

 Bu Mesnevi bir müddet gecikti. Kanın süt olması için bir zaman geçmesi gerekir. Baht, bir çocuk doğurmadıkça da kan, tatlı süte dönmez. Hakk'ın ışığı Hüsameddin, gökten dizginini çevirdi. Hakikatler miracına gitmişti. Bahar gelmeyince goncalar canlanmaz. Denizden sahile erişince Mesnevi şiirinin cengi de düzen buldu. Mesnevi, ruhların cilası idi. Ona istiftah günü yeniden dönüldü. Altı yüz altmış iki yılı, uğurlu başlangıç tarihidir. Bülbül olarak gidip, doğan olarak geldi. Bu manaları avlamak için yükseldi. Bu doğanın yeri şahın bileği olsun. Ebediyyen bu kapı halka açık kalsın. Heva ve şehvet bu kapının afetidir. Yoksa şerbeti hadsiz hesabsızdır. Ağzını kapa da, o alemi açıkça seyret. Zira ağız ona gözbağı oldu. Ey ağız! Cehenneme bizzat sen sebepsin. Ey cihan! Sen, berzaha bir rehbersin. Baki nur, aşağılık dünyanın saf sütü, kan ırmaklarının yakınındadır. Orada ihtiyatsızca bir adım atarsan, bu kötü karışma saf sütünü kana çevirir. Adem Aleyhisselam nefis zevkine bir adım attı;

Mevlana Mesnevi yazı dizisi 97

 Emirü'l- Müminin Hz Ali (kv)'nin arkadaşı mağluba: ''Sen yüzüme tükürünce savaştaki ihlasa kabaran nefsimin karışması seni öldürmeye mani oldu'' demesi Müminlerin emiri o şahsa dedi ki; ''Ey yiğit! Bil ki savaşırken?'' ''Sen yüzüme tükürünce nefsimde hadsiz kin peyda oldu.'' ''Birden Hak yolunda savaşma niyetime nefsim de karıştı. Hakk'a ait işlerde ise ortaklık reva değildir.'' ''Sen ki Hakk'ın eseri olarak yaratılmışsın, kendin için öldürmekten men edilmişsin.'' ''Halka cari olan Hakk'ın emridir. İzin olmadan kimse kızamaz.'' Kafir, bu sözü işitince kalbinde öyle bir nur parladı ki zünnar (papas kuşağı, küfür alameti) nı kopardı. Dedi ki, ''Eyvah! Ben bilgisizlikle ne yapmışım? Ben seni başka türlü sanmıştım.'' ''Adalette sen (Tanrı huylu) terazi, belki terazinin doğruluğu gösteren (dili) imişsin.'' ''Meğer bana anamdan babamdan