MEvlana Mesnevi yazı dizisi-18

* Hilekar vezirin Hristiyanlara hasedi; 

O vezirin işi hasetti. Bu yüzden kulağından ve burnundan ayrıldı.

O hasetçinin düşüncesi daima, insanların haset iğnesiyle zehirlenmesiydi.

İşi haset olan kendini kulaksız ve burunsuz bırakır.

Burun koku alan bir uzuvdur ki, aldığı güzel koku onu hal sahibi eylesin.

Koku almayan kimse burunsuzdur. Koku, ama bu dini kokudur.

Koku alıp buna şükredici olmayanın burun nimeti daimi değildir.

Şükret, şükredenlere kul ol. Böylece ebedi devlete eriş.

Vezirin yaptığından sakın. Halkı namazından, ibadetinden alıkoyma.

O kafir vezir din nasihatçısı oldu. Hileyle badem helvasına sarımsak karıştırdı.


*Aklı eren Hristiyanların vezirin hilesini anlaması;

Bazı zevk ve hal sahipleri vezirin sözlerinde bir acılık duydular.

O güzel konuşuyordu, lakin sözleri zehir karıştırılmış şekere benzerdi.

Her bir sözün güzelliğine aldanma. Gözünü aç, onda çirkin bir mana olabilir.

Kalbi kötü olanın sözleri de kötüdür. Onun gönlü ölüdür. Ruhu ebedi olmaz.

'İnsan, beşeriyetin bir cüz'üdür. Ekmek parçasının ekmeğin bir cüz'ü olduğu gibi' dedi.

Allah'ın arslanı cahillerin sözüne 'Yeşillik çöplüğün ziynetidir' dedi.

Her kim o yeşillikte otursa pislikten elbisesi mahvolur.

Temizlenip, namazının boşa gitmemesi için su lazımdır.

Vezir, zahiren Hak yolunda çevik olun diyor, içinden canın gevşekliğini istiyordu.

Gümüş görünüşte ay gibi beyaz ama, o eli ve elbiseyi karartır; kirletir.

Gerçi ateş görünüşte kırmızı yüzlüdür. Fakat halk onun kara dumanından iki büklüm olur.

Şimşeğin ışığı güzel görünürse de o, gözün iyi görememesine (kamaşmaya) sebep olur.

Zevk sahibi ve arif olmayanlar, vezirin hilesine aldanıp gerçeği anlamadılar.

O altı yıl padişahtan ayrı kaldı. Hristiyanların koruyucusu oldu.

Halk dinini, gönlünü vezire emanet edip varını yoğunu ona verdi.

O gönlü karanın maksadı Hristiyanların, rüzgarın savurduğu saman gibi dağılmalarıydı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!