Mevlana Mesnevi yazı dizisi-12

 Hekimin, kuyumcuyu zehirleyerek öldürmesinin kendi arzusuna ve kötü bir maksada bağlı olmayıp belki ilahi bir ilham ile olması

Hekimin, kuyumcuyu öldürmesini ümit veya korku yüzünden zannetme

Allah'ın emri olmadan bu işi o, padişahın hatırı için yapmaz.

Hızır(as)'ın, o çocuğu öldürmesindeki sırrın hakikati herkese açık değildir.

Allah ilhamına nail olan kimse, her ne yaparsa o, kesin olarak doğrudur.

Zira, hayat ve ölüm Hak'tandır. Kainatta her şey O'nun hükmündedir.

O'nun emrine sen de İsmail gibi teslim ol. Böylece kendini ihsana layık kıl.

O tertemiz Ahmed (sav)'ın ruhu Ehad (bir olan) ile nasıl beraberse senin ruhun da ebediyyen öyle şad olsun.

Sevgili, kendi eliyle aşıkı kurban edince aşık, o an mes'ut olur.

Padişahı kendi arzusu için kan döktü sanma. Sen kendini yanlış düşünmekten gözet.

Bu hoş bir iş değil, diye sen düşündün. Böylece, gönlün gam ateşine üzerlik tohumu oldu.

Bu riyazetler, bu yalvarmalar kötü ile iyinin, güzelin ayrılması içindir.

İyi ile kötünün imtihan edilmesi, Samed (yüce ve daimi) olan Allah'ın hikmeti icabıdır.

Padişah, Hakk'ın emri olmadan bu işi yapsaydı o, yırtıcı bir köpek gibi olurdu.

Onda, şehvet, hırs ve kötü arzular yoktu. Zahiri batıl görünüyorsa da içi doğruydu.

Gerçi Hızır, gemiyi parçaladıysa da bunda yüzlerce doğruluk ve sağlamlık vardı.

Musa'da hesapsız faziletler olduğu halde vehmi ona perde oldu.

Kırmızı güldü o, kan sanma. Akıl sarhoşu idi, buna delilik işi deme.

Padişahın muradı bir günahsızın kanı olsaydı, onun adını anmak küfr olurdu.

'Bir şakinin, bir kötü kişinin övülmesinden gökler titrer.' Allah'tan korkan bu işe cüret etmez.

O, öyle uyanık bir padişahtı ki, Hakk'ın bendesi ve has bir kulu idi.

O kimseyi, böyle bir şah öldürürse onun temiz kanının karşılığı iyi bir talih, yüce bir makam olur.

Padişah, kuyumcunun ölümünde yine kendisi için bir fayda görmeseydi onu öldürmezdi.

Çocuk, hacamatçının bıçağından korkar; şefkatli anne ve babası ise sevinç içindedir.

Huda yarım can alır, yüz can verir. Hatıra gelmez lütuf ve ihsanlarda bulunur.

Sen, kendi nefsine göre mukayese ediyorsun. Hakikatten uzaksın, ona yaklaşmayı iste.





Yorumlar

  1. Onun beyanındadır ki,
    kuyumcu olan adamı oldurmek ve
    zehir vermek ilahi işaret ile idi.
    223. O adamın hekimin elinde olmesi, ne umit icin ve ne de korkudan idi.
    224. Emir ve ilah ilhamı gelmedikce, o onu şahın hatırı icin oldurmedi.
    225. O cocuğun ki Hızır kesti boğazını, halkın avamı anlayamaz onun sırrını.
    226. Vahiy ve cevabı Hak'dan bulan kimse, sevabın aynı olur her ne
    buyurursa.
    227. Can bağışlayan kimse, eğer oldururse caizdir. Naibdir ve onun eli,
    Huda’nın elidir.
    İnsan-ı kamil, butun ilahi isimlerin ve sıfatların gorunme yeri olduğun-
    dan Hakk’ın halifesidir. Nitekim ayet-i kerimede şoyle buyrulur:
    (Enfal, 8/17)
    “ve ma remeyte iz remeyte ve lakinnallahe rema”
    "Attığın zaman sen atmadın; velakin Allah attı"
    228. İsmail gibi onun onune baş koy; onun bıcağının onune sevinerek ve
    gulerek baş koy!
    İsmail (a.s.), babası İbrahim (a.s.)ın onune, kurban kıssasında nasıl baş
    koyup teslim oldu ise, sen de insan-ı kamilin onunde oylece sevine sevine
    ve gule gule başını koy ve teslim ol!
    İbrahim (a.s.)ın oğullarından Hz. İsmail'i mi, yoksa Hz. İshak'ı mı kurban
    etmeye teşebbus ettigi hakkında alimler arasında ihtilaf vardır. Her iki taraf
    da delillerini getirirler ve kesin bir sonuc cıkamaz. Kur’an-ı Kerim'de de bu
    konuda acıklık yoktur. Hz. Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnu'l-Arabi Fususu'l-
    Hikem'de İshak Fass’ında kurban kıssasının, İshak (a.s.) hakkında
    olduğunu beyan buyurur. Ashab-ı kiramdan Hz. Omer ve Hz. İmam-ı Ali
    ve İbni Mes'ud ve İbni Abbas ve İkrime ve Said ibnu Cubeyr (rıdvanullahi
    aleyhim ecmain) ve tabiinden İmam-ı Ca'fer-i Sadık ve İmam-ı Ebu Hanife
    hazretleri kurbanın İshak (a.s.) olduğunu beyan buyurmuşlardır. Fakat
    meşhur olan soz İsmail (a.s.) hakkındadır. Cenab-ı Pir-i destgir, meşhur
    olan soze binaen Mesnevi-i Şerif’lerinde Hz. İsmail'e işaret buyururlar.
    Cunku Mesnevi-i Şerif’ten avam ve havassın nasibi oldugu icin, meşhur
    soze muhalefeti uygun gormemişlerdir; fakat Divan-ı Kebir’lerinde,
    aşağıdaki beyitlerde kurban edilecek olanın İshak (a.s.) olduğuna işaret
    buyururlar. Cunku Divan-ı Kebir’lerinden yalnız havassın nasibi vardır.
    Ve kerem sahibi tahkik ehli indinde kurbanın İshak (a.s.) olduğu keşif ile
    sabittir. Divan-i Kebir'den:
    "Benim kapımın toprağı uzerinde kurban olmuş İshak nebi olmak gerektir.
    Sen benim İshak'ımsın ve ben senin babanım. Ey cevherim, ben seni nasıl
    kırarım!"
    Mesnevi-i Şerif – 1.Cilt 1.Kitap Mevlana Celaleddin Rumi
    (alıntıdır)

    YanıtlaSil
  2. 229. Ta ki Ahmed'in, Ahad'la olan pak canı gibi, senin canın ebede kadar
    gulucu kalsın.
    Sen insan-ı kamile teslim olduğun zaman, Ahmed (aleyhissalatu
    ve'sselam) Efendimiz'in pak ruhu nasıl ahadiyyet denizinde gark olmuş ise,
    senin canın da ebede kadar daimi olarak gulucu kalır.
    230. Aşıklar mutluluk kadehini, ma’şuklarını kendi elleriyle oldurdukleri
    zaman cekerler.
    231. Şah o kanı şehvet icin akıtmadı; sen kotu zannı ve cekişmeyi bırak!
    232. Sen zannetme ki, bulanıklık etti; suzulmuşluk, berraklık icinde ne vakit
    bulanıklık bırakır?
    233. Bu riyazet ve bu cefa, potanın gumuşten curufu cıkarması icindir.
    Kuyumcular gumuşu potaya koyup ateşte eritirler ve bu şekilde gumuşe
    karışmış olan curufu ve tortuyu ayırırlar.
    "Seyr-i Suluk" potaya ve "riyazet" ve seyr-i sulukun zorlukları ateşe
    benzetilmiştir. Ya'ni seyr-i suluktaki riyazetler ve muhabbetler, gumuş gibi
    insani sıfatlara karışmış olan hayvani sıfat tortularının ayrılması icindir.
    234. İyinin ve kotunun imtihanı, altının kaynayıp, kopuğun uste cıkması
    icindir.
    235. Eğer onun işi ilahi ilham olmasaydı, o şah değil, yırtıcı bir kopek
    olurdu.
    236. Şehvet ve hırs ve hevadan pak idi; iyi yaptı velakin kotu gorunen, iyi
    idi.
    237. Eğer Hızır denizde gemiyi deldi ise, yuz sağlamlık vardır Hızır'ın
    delmesinde.
    238. Musa'nın vehmi bu kadar nur ve huner ile ondan perdeli oldu; sen
    kanatsız ucma.
    Musa (a.s.) şeriat sahibi bir nebiyy-i zişan idi; ve şeriat, goreceli varlık
    alemine mahsustur. Goreceli varlıklar ise, vehmi varlıklardır; ve bu goreceli
    varlık aleminde var olmuş olan insandaki kuvvetlerin sultanı vehimdir. Bu
    sebeple Musa (a.s.)ın bakışı, vehmi cokluklar alemine mahsus olan şeriata
    idi. Bundan dolayı nur ve nubuvvet hunerine sahip olmakla beraber
    Hızır'ın zahiri fiillerine i'tiraz etti; cunku o fiillerin batınından ve sırların-
    dan bu nur ve huner ile perdeli idi. Cunku nubuvvet zahire bağlantılıdır.
    Ey salik, sen de ise bu nur ve huner kanadı da yoktur; şu halde insan-ı
    kamilin fiillerine i'tiraz sana hic de caiz değildir.
    239. O kırmızı guldur; sen ona kan deme! O aklın sarhoşudur, sen ona deli
    deme!
    Ya'ni o kuyumcunun dokulen kanı kırmızı guldur; ona kan deme! İlahi
    hekim kulli akıldan sarhoş olmuştur; sen ona deli deme!
    240. Eğer onun kastı muslumanın kanı olaydı, eğer onun adını anar
    idiysem kafir olayım.
    241. Arş şakinin methedilmesinden titrer, sakınıcı onun methedilmesinden
    kotu zanna duşer.
    "Arş"tan kasıt, sakınan mu’minin gonludur; ve "sakınan mu’min"den
    kasıt insan-ı kamildir. Hadis-i kudside: "Ben yerime ve goğume sığmadım;
    velakin temiz ve takva sahibi ve mu'min olan kulumun kalbine sığdım"
    buyrulur. Ve
    (Taha, 20/5)
    “Er rahmanu alel arşisteva.”
    "Rahman arş, uzerine istiva etti"
    ayet-i kerimesinde bu ma'naya işaret buyrulur. Şimdi şaki ve zalim olan
    kimse methedildiği zaman, insan-ı kamilin kalbi titrer ve şakiyi methedenin
    halinin iyiliğinde supheye duşer. Nitekim hadis-i şerifte "Gunahkar
    methedildiği zaman Rab gazab eder ve bundan dolayı arş titrer" buyrul-
    muştur.
    242. Şah idi ve cok uyanık şah idi. Has idi ve Allah’ın hassı idi.
    243. O kimseye ki, boyle bir şah oldure, baht ve a’la mevki tarafına ceker.
    244. Eğer onun kahrında onun faydasını gormeseydi, o mutlak lutuf olur
    muydu kahır isteyici?
    245. Cocuğu titretir hacamatcının o iğnesi; o anda mutludur şefkatli olan
    annesi.
    246. Yarım can alır ve yuz can verir; senin vehmine gelmeyen şeyi verir.
    247. Sen kendinden kıyas ediyorsun; ve fakat iyi bak uzağın uzağına
    duşmuşsun.
    Ya'ni insan-ı kamilin fiillerini, kendi fiillerine kıyas ediyorsun; fakat onun
    fiilerinin ma'nası başka, senin fiillerinin ma'nası başka olduğu icin
    kıyasında pek uzaklara duşmuş oluyorsun.
    (alıntıdır)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyinden geçen düşünceler bize mi ait?

Kendini BİL!