TEVRAT-İNCİL-KURAN İLK ÖĞRETİ
TEVRAT ON EMİR İLK
KURAL; KARŞIMDA BAŞKA İLAHLARIN OLMAYACAK;
KURAN I KERİM ;.LA İLAHE
İLLALLAH – ALLAH TAN BAŞKA İLAH YOKTUR.
İNCİL-Buyrukların
en önemlisi hangisidir?» diye sordu.
mar.12:29 yas.6:4-5 İsa şöyle karşılık verdi: «En önemlisi şudur: `Dinle, ey İsrail! TANRINIZ RAB TEK RAB'DİR. mar.12:30 Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.' mar.12:31 lev.19:18 İkincisi de şudur: `Komşunu kendin gibi seveceksin.' Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.»
mar.12:29 yas.6:4-5 İsa şöyle karşılık verdi: «En önemlisi şudur: `Dinle, ey İsrail! TANRINIZ RAB TEK RAB'DİR. mar.12:30 Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.' mar.12:31 lev.19:18 İkincisi de şudur: `Komşunu kendin gibi seveceksin.' Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.»
Rab kendinden başkasını
kendine ilah edinmeni istemiyor neden? Yaşam İnsana maymundan
farklı bir kimlik vermiştir, maymunlar zekadan çok taklit yoluyla
iletişim kuran varlıklardır. Bir İnsanın zeka sahibi olabilmesi
için kendini uyumlaması gereken tek İlah, o şekli ve sınırı
belli olmayan gözümüzün görebildiği ve göremediği herşeyin
üzerinde hüküm süren sınırsızlıktır. Kişi aşk denen
duyguya işte bu mucizeye hayranlık duyduğunda sahip olabilir.
Çünkü aşk sınırı olmayan derin karmaşık yakıcı güçlü
bir duygudur ve bu sınırsız olana duyulan ilgi neticesinde insanı
kuşatır ve gizem yolcusu yapar. Gizem bilinmezliğin tanımı gibi
görünsede aslında keşfedilmesi imkansız olmayan, sadece bu
isteğe sahip olana açılan bir serüvenin adıdır. Ilah edinilen
insan diğer insan için sadece bir taklit unsuru, örnek alınan
kimlik, yolundan gidilen bir önder, sözünden çıkılmayan bir
yaptırım niteliği itibariyledir ki insanı kendi kimliğini
bulmaya yöneltmeyen tersine başka kimliklerin takipçisi yapan bir
değer olur. Tabi ki İnsan olarak birbirimizden etkileniriz ve bazen
takip de ederiz ancak hakiki insan ya da hakiki din kişiyi takipçi,
bağımlı, korkak değil tam tersi kendine yönelten misyon
verebilmelidir. Kişi kendini Allah ile uyumladığında yani onu
keşfetmeyi ve onu merak etmeyi onun mükemmelliğini kendinde açığa
çıkartmayı istediğinde işte o zaman şekilsiz olan Rab kişinin
kendi nefsinde yani kendi fıtratında algılayabileceği bir bilinç
idrakı oluşturur ki o bilinç kişiyi diğer insan kalıplarından
ayrı kendi benliğini bilmeye muhtedir kılar. Burada soru şu ki
kişi hiç gözle göremediğini nasıl İlah edinsin? Akıl sahibi
olan her varlığın anlayabileceği üzere kişilerin duyguları
vardır ama gözle görülmezler, düşünceler vardır ama gözle
görülmezler, buna sır diyelim ve bu sır gözle görmeye kapalı
ancak idrak açısından mevcudiyetinin anlaşılmaması imkansızdır.
Kişinin kendine Allah ı yani yaradanı İlah edinmesi müslümanlık
dininde seni Halife olarak yarattım dediği İnsan kimliğine
karşılık gelmektedir bunun da manası kişinin Halife olarak bu
dünyada Allah ı ifade eden bir kimlik taşıdığıdır. Işte bu
kimlik kişinin o bilinmeyene karşı kendi içinde geliştirdiği
samimiyetle açığa çıkar ve kişiyi o İlaha layık olmak ya da o
İlahı temsil eden bilince ulaştırması yolunda, kişiyi İnsani
değerlerde, Ruhani bir üstünlük taşıyan bir nitelik kazandırır.
Bu da kuşkusuz bireylere bir birinden farklı nitelik, kimlik,
benzeri olmayan kendi bilincini kendi yaratan bir zekayı da açığa
çıkartacaktır. Çünkü kişi diğer insanlarla uyumlamıyor
kendini sadece Yaradanı İlah ediniyor ve ona hayran ki o İlah
sınırsız bir yaratıcılıkla evrenin her noktasına hükmetmiş,
güzelliğiyle sanatıyla. Kişi kendi içindeki samimiyetle İlah
olanı idrak etmeye yönelirse kainatta merak unsuru olan nice
keşiften birinin yolunu tutabilir bu gizem yolculuğunda. Kimin neye
merak salacağı neyin peşine düşeceği neyi yapmak isteyeceği
neyin kendinde heyecan uyandıracağı, neyin onun için önemli
olduğu ya da olmadığı tüm kriterler kişinin kendi
samimiyetinden İlaha olan yaklaşımında açığa çıkacak ve
kişiye yön verecektir. Ancak bütün dinler bunu anlatmaya
çalışsada İnsan bunun manasını anlamaya çalışmamakta Din
konusunu rafa kaldırıp çevresinde gördüğünü taklit yoluyla
yaşama serüvenine katılmaktadır. Itaat insanın kendine
samimiyeti ve kendi içinde ulaştığı o gerçeklik boyutuna
olmalıdır onun dışında hiç bir insanın hiç bir insana itaati
olmaması gerekmektedir. Saygı itaatten farklı bir kavramdır,
saygı varsa savaş da vardır. Kişi ancak saygı duyduğu kişilerle
savaşır ve kendi bildiğini, kendi inandığını ortaya koyar eğer
savaş yoksa orada ya itaat ya da zulme boyun eğme olur ki o da
kendinden vazgeçmektir. Eğer yaşadığımız Dünya inaçlar yani
dini sistemler üzerine kurulduğunu iddia ediyor ise bu kadar basit
bir kavram neden anlaşılmamaktadır neden insanlara zulüm yoluyla
baskı yapılmakta ve insanlar esaret altında yaşamaya mahkum
edilmektedir? Bugün tek tanrılı dinlerin olmadığı diğer
ülkeler bile bu kavramlara tek tanrılı dinlerden daha fazla
yaklaşmıştır bunun sebebi nedir? Işte ilk kural budur ve
herşeyin temeli budur. Kişi eşsiz bir varlık olarak benzersiz
olarak doğar ancak insanların kurduğu bu çarpık düzende
koyundan bile daha fazla koyunlaştırılmış olarak yaşar işte bu
büyük handikapta her birey kendi içindeki nezaketinin neticesine
göre yön verici olabiliyor maalesef yaşam maddi gücün sahipleri
tarafından şekil verilen bir atmosferdedir ancak bu maddi gücü
elinde bulunduranlar ise bu yön vercilikte büyük ruhani kaygılar
taşımamaktadır. Ortaya insan sıfatına uymayan manzaralar ve daha
büyük acılar çıkmaktadır. Hastaneler en kalabalık yerlerdir
günümüzde ve mutsuzluk en büyük reçete. Kişilerin kendi
bilinçlerini algılamadan başka bilinçleri algılaması
imkansızdır. Bilinç sahibi olmayan kişilerin ise uyanık olması
imkansızdır. Yaratılan bilinç denen insan sistem düzeni tamamen
çarpıtılmış, hoyrat, ezmek veya ezilmek üzerine birbirleriyle
yarışan insanların sesleriyle doluşmuş insanlık ayıbı bir
atmosferdir. Ancak buna uymayanların akıbeti de kötü olmaktadır.
İnsanın kendisi İlahlaşmadan yani kendi potansiyelini açığa
çıkartıp, kendi dünyasının güzelliğiyle aşka düşmeden
yaşama değer katması imkansızdır, mutlaka her insan yaşam için
bir değer taşır ve mutlaka çalışarak ya da çocuk yaparak
yaşama hizmet eder mutlaka bu büyük İnsan düzeninde kendine bir
yer edinir ve değer yaratır ama iyi ama kötü ancak üzücü olan
kısmı kendi içindeki mükemmelliği keşfetmediği sürece hem
kendine hem çevresine zarar veren değerler açığa çıkarır.
Sevgi Tama
Yorumlar
Yorum Gönder